Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, çocukların sağlıklı olabilmeleri için düzenli ve dengeli beslenmeleri gerektiğini söylüyor.
Sabah kahvaltısının, beyin fonksiyonları ve zihinsel performans için çok önemli olduğunu vurguluyor.
Çocukların okula gitmeden önce kahvaltı yapmalarını, akşam erken yatmalarını ve 8 saat uyumalarını tavsiye ediyor. Ayrıca, kahvaltıda sağlıklı gıdalar seçmenin, bağırsak ve beyin sağlığına olumlu katkıda bulunduğunu belirtiyor.
Okul çağındaki çocukların kahvaltıda protein, tam tahıl, yeşillik ve meyve suyu veya süt tüketmelerini öneriyor.
Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, çocukların hem fiziksel hem de zihinsel sağlıkları için düzenli ve dengeli beslenmelerinin şart olduğunu ifade ediyor. Sabah kahvaltısının, beyin gelişimi ve öğrenme kapasitesi için çok kritik olduğunu belirtiyor.
Çocukların okula gitmeden önce kahvaltı yapmalarını, akşam geç saatlere kadar uyanık kalmamalarını ve 8 saat uyumalarını öğütlüyor. Ayrıca, kahvaltıda sağlıklı besinler seçmenin, bağırsak ve beyin arasındaki iletişimi olumlu yönde etkilediğini söylüyor. Okul çağındaki çocukların kahvaltıda protein, tam tahıl, yeşillik ve meyve suyu veya süt tüketmelerini tavsiye ediyor.
Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, çocukların büyüme ve gelişme sürecinde yeterli ve dengeli beslenmenin çok önemli olduğunu vurguluyor. Ergenlik döneminde, besin ihtiyacının arttığını ve kemik sağlığı için bu dönemin çok kritik olduğunu hatırlatıyor. Yetersiz beslenmenin, boy kısalığına, zihinsel geriliğe, dikkat dağınıklığına, öğrenme güçlüğüne ve akademik başarısızlığa yol açabileceğini uyarıyor. Yetersiz beslenmenin, ruh halini, motivasyonu ve sosyal ilişkileri de olumsuz yönde etkileyebileceğini ekliyor. Beslenmenin, sadece fizyolojik bir gereklilik değil, aynı zamanda ruhsal, zihinsel ve sosyal bir gereklilik olduğunu söylüyor.
Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, çocukların iştahsızlık yaşamasının altında yatan sağlık problemlerinin olabileceğini söylüyor. İştahsızlığın, fiziksel bir rahatsızlıktan kaynaklanabileceği gibi, çocuğun duygusal durumundan da etkilenebileceğini belirtiyor. Örneğin, çocuk üzgün veya korkmuş olduğu için yemek yemek istemeyebilir. Ya da, ailelerinden yeterli ilgi göremediği için yemek yemeyi reddedebilir; bu, ailelerine bir mesaj göndermek için bir yol olabilir. Bu gibi durumlarda, çocuğun ihtiyaç duyduğu besinleri alabileceği, dengeli ve göz alıcı yiyecekler hazırlanabilir. Örneğin, çocuk hoşlanmadığı bir yiyeceği daha ilgi çekici bir şekilde sunulduğunda yemeye istekli olabilir. Ayrıca, çocuğun sevdiği bir yiyeceğe ekstra besinler katılarak eksik kalan besinler tamamlanabilir. Örneğin, çocuk peyniri sevmiyorsa ama makarnayı seviyorsa, peynirli makarna veya fırın makarna gibi seçenekler verilerek hem tat hem de besin kalitesi yükseltilebilir.
Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, çocuklarda iştahsızlıkla mücadele etmenin en iyi yolunun bir uzmana danışmak olduğunu vurguluyor.
Doç. Dr. Aliye Özenoğlu şunları belirtti:
“Günümüzde yaygın olan, çocuğun telefon, tablet veya televizyon karşısında yemek yeme alışkanlığı, kaçınılması gereken bir davranıştır. Bu durumda çocuğun yemeğe konsantre olması güçleşir ve doyduğunu fark etmesi zorlaşır. Açlık ve tokluk merkezleri, ne zaman ve ne kadar yemek yememiz gerektiğine karar verir. Ancak, bu alışkanlıkla beslenen çocuklar bu sinyalleri doğru bir şekilde algılayamazlar. Ebeveynlerin çocuğu yemeğini bitirmeye zorlaması da bu durumu daha da kötüleştirir. Sonuç olarak, çocuklar kendi açlık-tokluk sinyallerini doğru bir şekilde fark edemezler ve ileride yeme bozuklukları, obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi sağlık sorunlarına yakalanma riski artar. Çocuğun yeme alışkanlığını ve davranışlarını iyileştirmek için yemeğe odaklanması ve yeme farkındalığı geliştirmesi gerektiğini söylüyor.”